SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İSTİKRADİ VE EDAİ’D-DEYNİ VE’L-HACRİ VE’T-TEFLİS

<< 1076 >>

باب: حسن القضاء.

7. BORCU GÜZEL BİR ŞEKİLDE ÖDEMEK

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن سلمة، عن أبي سلمة، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 كان لرجل على النبي صلى الله عليه وسلم سن من الإبل، فجاءه يتقاضاه، فقال صلى الله عليه وسلم: (أعطوه). فطلبوا سنه فلم يجدوا له إلا سنا فوقها، فقال: (أعطوه). فقال: أوفيتني أوفى الله بك، قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إن خياركم أحسنكم قضاء).

 

[-2393-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Bir kimsenin, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den, belirli bir yaşta bir deve alacağı vardı. Onu almak üzere geldi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Bunu ona verin" buyurdu. Sahabiler aynı yaşta bir deve bulmaya çalıştılar. Ancak buldukları develerin tamamı borç olan deveden daha büyük yaşta idi. Nebiimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Bunu (daha büyük yaştaki deveyi) o kimseye verin" buyurdu.

 

Adam, "Sen bana alacağımı fazlasıyla verdin, Allah da sana fazlasıyla versin" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Sizin en haylrlınız (borcunu) en güzel şekilde ödeyeninizdir" buyurdu .

 

 

حدثنا خلاد: حدثنا مسعر: حدثنا محارب بن دثار، عن جابر ابن عبد الله رضي الله عنهما قال: أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو في المسجد. قال مسعر: أراه قال: ضحى، فقال: (صل ركعتين). وكان له عليه دين، فقضاني وزادني.

 

[-2394-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescidde iken onun yanına gittim.

 

Ravi Mis'ar, kendisine nakleden kimsemin, 'kuşluk vaktiydi' dediğini zannediyorum' diye belirtmiştir.- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "İki rekat namaz kıl" buyurdu. Benim ondan bir miktar alacağım vardı. Bana. bunu ödedi. Biraz da fazla verdi.

 

 

باب: إذا قضى دون حقه أو حلله فهو جائز.

8. (ALACAKLıNIN RIZASI İLE) BORCUN EKSİK ÖDENMESİ VE ALACAKLININ ALACAĞINI HELAL ETMESİ CAİZDİR

 

حدثنا عبدان: أخبرنا عبد الله: أخبرنا يونس، عن الزهري قال: حدثني ابن كعب بن مالك: أن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما أخبره: أن أباه قتل يوم أحد شهيدا وعليه دين، فاشتد الغرماء في حقوقهم، فأتيت النبي صلى الله عليه وسلم، فسألهم أن يقبلوا تمر حائطي ويحللوا أبي فأبوا، فلم يعطهم النبي صلى الله عليه وسلم حائطي، وقال: (سنغدوا عليك). فغدا علينا حين أصبح، فطاف في النخل ودعا في ثمرها بالبركة، فجددتها فقضيتهم، وبقي لنا من تمرها.

 

[-2395-] Cabir bin Abdullah (r.a.) şöyle anlatır: Babam Abdullah, Uhud savaşında şehit edildi. O sırada borcu bulunuyordu. Alacaklılar alacaklarını tahsil edebilmek için çok sıkıştırdılar. Ben de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip durumu anlattım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlardan, alacaklarına karşılık bahçemde yetişmekte olan hurma meyvelerini kabul etmelerini ve babamdaki haklarını helal etmelerini istedi. Ancak bunu kabul etmediler. Resulullah da hurmalarımı vermedi. Bana, "Sana uğrayacağım" dedi. Ertesi sabah bize geldi. Hurmalığı bir dolaştı daha sonra bereketli olması için dua etti. Hemen hurmaları topladım ve borcu ödedim. Hatta bir miktar hurma da bize kaldı.

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle demiştir: "Alacaklı helal etmediği sürece, borçlunun borcu, daha az bir miktar ile ödemesi ve onu takip etme hakkını ortadan kaldırması caiz değildir. Alacaklının, alacağının tamamını veya bir kısmını helal edip ibra etmesinin caiz olduğu konusunda ise hiçbir ihtilaf yoktur. "

******

Metinde bu kısım yanlış ve anlamsız bir halde bulunduğu için İbn Battal'ın görüşü Umdetü’l-Kari adlı eserden bulunarak tercüme buna göre yapılmıştır. Bk. Ayni, Umdetü’l-Kari, X. 242.

********

İbnü'l-Müneyyir bunu şu şekilde açıklar: Borçlu, alacaklının nzası ile borcu daha az bir miktar ile öderse veya alacaklı tamamını bağışlarsa bu caizdir.

 

Hadisin, başlıkla ilgili olan kısmı, "alacaklarına karşılık bahçemde yetişmekte olan hurma meyvelerini kabul etmelerini ve babamdaki haklarını helal etmelerini istedi" ifadeleridir. Bu konudaki geniş açıklama Nebilik alametleri ele alınırken yapılacaktır. alacaklarına karşılık bahçemde yetişmekte olan hurma meyvelerini kabul etmelerini ve babamdaki haklarını helal etmelerini istedi. (Bkz. 3580. hadis)

 

 

باب: إذا قاص أو جازفه في الدين تمرا بتمر أو غيره.

9. BORCUN GÖTÜRÜ YÖNTEMİYLE (ÖLÇMEDEN) HURMA KARŞILIĞINDA HURMA VEREREK TAKAS EDİLMESİ

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا أنس، عن هشام، عن وهب بن كيسان، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما أنه أخبره:

 أن أباه توفي وترك عليه ثلاثين وسقا لرجل من اليهود، فاستنظره جابر فأبى أن ينظره، فكلم جابر رسول الله صلى الله عليه وسلم ليشفع له إليه، فجاء رسول الله صلى الله عليه وسلم وكلم اليهودي ليأخذ ثمر نخله بالذي له فأبى، فدخل رسول الله صلى الله عليه وسلم النخل فمشى فيها، ثم قال لجابر: (جد له، فأوف له الذي له). فجده بعد ما رجع رسول الله صلى الله عليه وسلم فأوفاه ثلاثين وسقا، وفضلت له سبعة عشر وسقا، فجاء جابر رسول الله صلى الله عليه وسلم ليخبره بالذي كان، فوجده يصلي العصر، فلما انصرف أخبره بالفضل، فقال: (أخبر ذلك ابن الخطاب). فذهب جابر إلى عمر فأخبره، فقال له عمر: لقد علمت حين مشى فيها رسول الله صلى الله عليه وسلم ليباركن فيها.

 

[-2396-] Vehb İbn Keysan'ın, Cabir bin Abdullah (r.a.)'dan naklettiğine göre; Cabir'in babası, üzerinde bir yahudiye karşı otuz vesk borç bulunduğu halde vefat etmişti. Cabir ondan bir süre beklemesini istedi. Adam beklemeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Cabir, aracılık yapması için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile konuştu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi ve yahudi ile alacağına karşılık Cabir'e ait hurmalıktaki hurmaları alması için konuştu. Adam yine kabul etmedi. Daha sonra Resul-i Ekrem, hurmalığa girdi ve bir süre yürüdü. Daha sonra Cabir'e, "Hurmaları topla ve borcu öde" buyurdu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döndükten sonra Cabir hurmaları topladı ve otuz vesk olan borcu ödedi. On yedi vesk de artmıştı. Cabir olanları anlatmak üzere Nebiimize geldiği zaman ikindi namazını kılıyordu. Namazı bitirince artan hurmaları Efendimiz'e anlattı. Nebi (s.a.v.) ona, "Bu olayı git Ömer'e haber ver" buyurdu. Cabir gitti ve durumu Ömer'e anlattı. Ömer ona, "Bildim ki, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem orada yürüdüğü sırada hurmalığın bereketlenmiş" dedi.

 

 

AÇIKLAMA:     Mihleb şöyle demiştir:  "Alimlere göre, alacaklının, hurma borçlusundan götürü yöntemi ile hurma alması, söz konusu cehalet ve garar sebebiyle caiz değildir. Ancak alacağından daha az olduğunu bilip buna razı olursa bu durumda götürü olarak alacağını tahsil edebilir."

 

Mihleb bu söz ile Buhari'nin konu başlığına itiraz etmek istemiştir. Oysa Buhari, onun karşı çıktığı şeyi değil, kabul ettiği şeyi ortaya koymaktadır. Amacı. başlangıçta göz yumulmayan bazı hususlara borcu öderken göz yumulabileceğini beyan etmektir. Çünkü kuru hurma karşılığında yaş hurmayı satmak, ariyye satışı hariçi, caiz değildir. Fakat borç ödenirken bu caiz olmaktadır. Yukarıda zikredilen hadis ile bu durum açıklanmıştır. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, alacaklıdan, belirli olan alacağına karşılık, hurmalıktaki kaç vesk olacağı belli olmayan hurmaları kabul etmesini istemiştir. Ancak hurmalıktaki hurmalar, onun alacağından daha azdı. Bu konudaki diğer açıklamalar Nebilik alametleri anlatılırken yapılacaktır.

 

 

باب: من استعاذ من الدين.

10. BORÇTAN ALLAH'A SIĞINAN KİMSE

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري (ح). وحدثنا إسماعيل قال: حدثني أخي، عن سليمان، عن محمد بن أبي عتيق، عن ابن شهاب، عن عروة: أن عائشة رضي الله عنها أخبرته: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يدعو في الصلاة، ويقول: (اللهم إني أعوذ بك من المأثم والمغرم). فقال له قائل: ما أكثر ما تستعيذ يا رسول الله من المغرم؟ قال: (إن الرجل إذا غرم حدث فكذب، ووعد فأخلف).

 

[-2397-] Urve'nin naklettiğine göre Aişe r.anha şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazda, "Allah'ıml Günahtan ve borçluluktan sana sığınırım" diye dua ederdi.

 

Bir kimse Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, "Ey Allah'ın Resulü' Borçluluktan dolayı Allah'a ne kadar çok sığınıyorsunuz böyle?" diye sordu. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona, "Bir kimse borca girdiği zaman konuşunca yalan konuşur, söz verir sözünü tutmaz" diyerek cevap vermiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Mihleb şöyle demiştir:  "Hadis, seddu'z-zeria'nın delil olduğunu gösterir. Çünkü Hz. Nebi borçtan Allah'a sığınmıştır. Zira genellikle borçluluk insanı yalan söylemeye ve sözden caymaya götürür. Bununla birlikte alacaklının borçlu hakkında (ileri geri) konuşması da cabası."

 

İbnü'l-Müneyyir'in "Haşiye"sinde şöyle denilmektedir: Borçluluktan Allah'a sığınmak ve borca girmenin caiz olması birbiriyle çelişmez. Çünkü sığınılan, borçtan dolayı başa gelecek kötü şeylerdir. Borca girip de borcun kötü sonuçlarından korunan kimseyi Allah da korur. Ve onun yaptığı caiz bir iş olur.